Gündem

Suriyeliler 2 İlde İnşaat Sektörünü Ele Geçirdi

Suriyeliler özellikle altın ticaretini ve inşaat sektörünü tamamen ellerine aldıklarını ifade eden Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, "Kendi bölgenize korumacılık yapmak faşistlik değildir" şeklinde konuştu.

Haberler'de yer alan habere göre, son dönemlerde Suriyeliler ile ilgili yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Savaş, dün akşam Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı'nın konuğu oldu.

Geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu bir açıklamada "Böyle giderse şu anda belli ilçelerimizde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar" ifadelerini kullanan Savaş, bu kez işin ekonomi ve ticaret kısmına dikkat çekti.

"ALTIN TİCARETİ VE İNŞAAT SEKTÖRÜ ELLERİNDE"

Hatay'a yerleşen Suriyelilerin altın ticaretini ve inşaat sektörünü tamamen ellerine aldıklarını belirten Başkan Savaş, "Küresel ısınma, iklim değişikliği. İnsanları şehirlere göçmeye zorluyor. Aç kalan insan rejimle kavga ediyor.

Afrika'dan da yarın bize gelecekler. Bu gittikçe çoğalacak. Bunun için önlem almak lazım. Kendi bölgenize korumacılık yapmak faşistlik değildir. Sadece tarımda değil, lojistik, inşaat sektörü, ticaret, uluslararası ticarette, özellikle altın ticareti ellerinde. İnşaatta ilerideler" şeklinde konuştu.

"ORTA DOĞU'YA TİCARETTE ÖN PLANA ÇIKTILAR"

Açıklamasının devamında tarımda yüzde 74 bir daralma olduğuna dikkat çeken Savaş, "İnsanlar tarımı bırakıp şehirlere göçmüş. Girdi masrafları yükseldi. Gübre, mazot, tohum, fide fiyatları yükseldi. İnsanlar satarak girdi masraflarını çıkaramıyor.

Suriyeliler daha ucuz çalışıyor. Esnafta da durum aynı şekilde. Arapça bildikleri için Orta Doğu'ya ticarette ön plana çıktılar. Hatay'da sosyolojik, psikolojik, ekonomik sorunlar gittikçe artıyor" ifadelerini kullandı.

Savaş'ın açıklamalarından satır başları:

"Hatay 11 yılı aşkındır Suriyeli kardeşlerimizi misafir eden şehir. Faşistlik kimseye tahammül edememe, kendi milletinden başka kimseyi tanımama. Ben 3 dönem belediye başkanıyım. Suriyeliler gelmeden, yaklaşık 6 ay öncesinden 2500 civarında toplantı yaptım.

Kanaat önderleriyle, muhtarlarla toplantı yaptım. Ben bunu hep dile getirdim. Hatay'ın geçmiş tarihini çok iyi bilen insanım. Misak-ı Milli sınırları içerisinde Hatay'ın dışında her yer kurtuldu. TBMM açıldı, devrimler yapıldı. Türkiye yol almaya başlarken orada kurtuluş mücadelesi veren atalarımızın torunlarıyız.

Bu süreçte Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fiilen desteği ve diplomasi örneği ile önce bağımsız devlet olduk, parlamentomuz vardı. Bizim orada referandum yapıldı. Biz Türkiye'ye bağlanmak istedik. Çok az farkla bağlanmak isteyenler kazandı. Fransızlar bizi birçok faktörle mücadele etmek zorunda bıraktılar. Orada demografinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

"PLANLAMA YAPILMASI İÇİN ANKARA'YA SESLENDİM"

Şu anda Doğu Akdeniz'de sıkıntı var, Libya var. Ben oranın üç dönemin belediye başkanıyım. Türkiye Cumhuriyeti hep güçlü olsun isteriz. Suriye konusunda takibinin ve planlanmasının iyi yapılması için hem akademisyen hem de belediye başkanı olarak Ankara'ya seslendim, bu sorunu çözelim dedim. İnsan sağlığı, devletler, şirketler çan eğrisi gibidir.

Güçlenirsiniz, zayıflarsınız. Yarın bir sıkıntı yaşadığımızda, zaten Suriye şu anda kendi haritalarında Hatay'ı Suriye'de gösteriyor. Benim bu feryadımı duymalarını istedim. Şahsım ve siyasi ikbal adına yapmadım bunu. Zaten ben orada üç dönem belediye başkanıyım. Bizim torunlarımız yarın orada demografi değiştiğinde Suriye tarafından yönetilmesini istemiyorum. Feryadımın esas sebebi budur.

"BİZDEN 2,5 KAT DAHA FAZLA DOĞURGANLIK VAR"

500 bin diyenler, 550 bin, 430 bin diyenler var. 1988'den beri yapılan bir çalışma var; Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması diye. Bir Suriyeli kadının doğurganlık süresi içinde Türkiye'de 5.3, bizim her 2,5 kadınımız bir tane Suriyeli kadar çocuk doğrulabiliyor. Doğum açısından bize göre 2,5 kat daha fazla doğuruyor. Siz bu çocukları okutamayabilirsiniz.

Yayladağı, Antakya'nın belli bölgeleri Kumlu, Reyhanlı'da olsun. Reyhanlı'da okullara çocuklara bakın yaklaşık yüzde 70'i Suriyeli çocuk. Çok önemli hastanemizde 28 çocuk doğmuş dün. 26'sı Suriyeli. İstanbul'da da vardır ama bir kadın bizim kadınlarımızın 2,5 katı doğuruyor. Adamın iki eşi varsa daha fazla. Geçen ay sonuna çıkan yayın var. O yayında 1 milyon 168 küsur çocuk ediyor. 2 sene öncesini veriyor. 2 yıl daha düşünecek olursanız 1 milyon 300 bin çocuk Türkiye'de doğmuş.

"ÇOCUKLARIN ÇOĞU SAVAŞ UÇAĞI RESMİ YAPTI"

Hatay'da yaşayanları 500 bin kabul etseniz şu andaki Türkiye'nin 46 ilinden daha fazla insan sayısı var. Sadece Antakya ve Reyhanlı'daki resmi rakamları toplayın. BM 2019 raporunda Türkiye'nin Hatay'daki sınırı dünyanın terör çöplüğü diyor. Bu çocukların çoğu eğitim alamıyor, mendil satıyor.

Yarın kötü alışkanlıklara gidecek, uyuşturucu satacak, bir kısmı da silah satacak. Başka ülkelere gidip belki oralarda profesyonel olarak adam öldürecek. Bir doktor ve eğitimci olarak söylüyorum; biz iki okul yaptırdık. 24 derslik. Buradaki çocuklara resim yarışması yaptık.

Çocuklar askeri helikopter, savaş uçağı, savaş topu yaptı. Bu ne demek? Bu çocukların hayalinde kâbus gibi böyle bir şeyler var. Bu çocukların sıkıntılı yönlere evrilmesi muhtemel. Bunları görüp de susmak bence gerçekten vatana ihanettir. Gelecek adına, geleceğimizi, çocuklarımızı, torunlarımızı bu sıkıntıyla baş başa bırakmak doğru bir şey mi?"