İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Biriminin (İPKB) yönettiği İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında sismik izolatör teknolojisi, akıllı ve yeşil bina konseptiyle inşa edilen hastaneler ve modern yapı teknikleriyle inşa edilen okul ve çeşitli kamu kurumları, olası depremlerde metropolün güvenli limanları olacak.
İSMEP projesi dahilinde toplamda 2 bin 639 sismik izolatör kullanılarak inşa edilen ve her yıl yüzbinlerce hastayı ağırlayan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal Dr. Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi ve Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi, deprem riskine karşı da son teknolojiyle donatılmış durumda.
İPKB'nin, "afetlere dirençli bir şehir" misyonuyla inşa ettiği yapı yönetmeliklerine uygun ve üstün tekniklerle inşa edilen okul ve kamu kuruluşlarına ait yapılar da deprem riski yüksek İstanbul için önemli örnekleri oluşturuyor.
"1336 okulumuzu yeniden hizmete soktuk"
İPKB Direktörü Kazım Gökhan Elgin, Kahramanmaraş depreminin ardından yeniden gündeme gelen sismik izolatör teknolojisine ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
İSMEP'i uygulamak için 2006 yılında kurulan İPKB'de 41 kişilik bir ekibin görev yaptığını belirten Elgin, bu birimin öncelikle İstanbul'un okul, hastane başta olmak üzere sosyal hizmet ve idari binalarını güçlendirdiğini, eğer güçlendirme yüzde 40'dan daha maliyetliyse yıkıp yeniden yapım faaliyetini gerçekleştirdiklerini söyledi.
Elgin, özellikle hastane, sağlık ocağı, okul, kamu kuruluşları gibi stratejik binaların deprem gibi afetlere dayanıklı olması için proje yürüttüklerini vurguladı.
Eğitim alanındaki önemli projelere imza attıklarını anlatan Elgin, "932 güçlendirme, 404'ü yeniden yapım olmak üzere 1336 okulumuzu yeniden hizmete soktuk. 1 milyon 700 bin öğrenci ve öğretmen artık güvenli, depreme dayanıklı okullarda eğitimlerine devam ediyor. Kalan riskli okulları da önümüzdeki 2 yıl içinde tamamlayacağız." diye konuştu.
"4 hastanemizde toplam 2 bin 639 tane izolatör kullandık"
Elgin, olası bir deprem riskini göz önünde bulundurarak hastanelerin de özel teknolojilerle inşa edildiğini dile getirdi.
Çok sayıda sismik izolatörün, hastanelerde hizmetin devam edebilmesi için kullanıldığını ifade eden Elgin, "Özellikle pandemi döneminde 3 bin 500 yatak kapasitesine sahip depreme dayanıklı, güvenli, izolatör teknolojisini kullandık. 4 hastanemizde toplam 2 bin 639 izolatör kullandık. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Kartal'da Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi, Marmara Üniversitesine bağlı olarak da Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesini yaptık. Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi aslında 30 yıl önce yapılmaya başlanmış bir hastaneydi. Burada kolon ve perdeleri keserek izolatör yerleştirdik. Bu da dünyadaki izolatör teknolojisiyle sonradan güçlendirilen en büyük hastanedir. "dedi.
Elgin, özellikle mega yapı projelerinde kullanımıyla dikkati çeken izolatörler hakkında şu bilgileri aktardı:
"İzolatörler depremde, arabalarda amortisör tekniği gibi depremi temelde absorbe eden, depremin yukarıdaki katlara yüzde 10-15 seviyesinde hissedilmesini sağlayan bir teknoloji. Normal binalar temelden sabitlenip, yukarı katlar daha fazla eğilirken, bizim binalarımızda istediğimiz kadar deplasman, yer değiştirmeyi istediğimiz yönde verebiliyoruz. Böylece operasyonel açıdan sağlam, ekonomik olarak da yıkılmayacak ve hasar görmeyecek binalar olduğu, tesisatı ve ekipmanları da koruyacağı için hizmet sürekliliğini sağlayacağımız binalar oluyor. Bu teknolojiyi hastanelerimize kurduk. Bu hastanelerimiz aynı zamanda çevreci, sürdürülebilir, modern. Kovid döneminde de hastalarımıza şifa oldu. Biz bu konuda uluslararası gelişmeleri takip eden bir birimiz."
"Her binanın izolatörlü olmasına gerek yok"
İzolatörlerin dünyada hem yapı büyüklüğü hem de maliyet hesaplanarak kullanıldığına dikkati çeken Elgin, şöyle devam etti:
"Her binanın izolatörlü olmasına gerek yok, ekonomik de değil. Özellikle operasyonda kalacak hastane, veri merkezleri ve stratejik yerlerde uygulanması gerekiyor. Dünyada da böyle. Tüm binalar izolatörlü değil. Yeter ki yapı yönetmeliklerine uygun binalar üretelim. Normal binayı tasarlarken onun kapasitesini yüzde 50 daha fazla artırıyor, daha sağlam yapıyoruz. Yeni yaptığımız okullarımız da sığınaklarıyla, jeneratörleriyle, su depolarıyla bu şekilde dizayn edildi."
Elgin, bina yapımında temel prensibin yönetmeliklere uymak olduğunun altını çizdi.
Binaların deprem riskine karşı güvenli olması için temel ilkelere de değinen Elgin, "Yönetmeliklerde belirtilen özellikle kolon ebatları, nervürlü demir kullanılması, hazır beton özellikle perde kullanılması çok önemli. Perdeleri iki yönlü yapıyoruz, yatay yükleri aldığı için depreme karşı güvenli oluyorlar. Yapısal olmayan elemanların da deprem öncesinde sabitlenmesi çok önemli, raflar, dolaplar, saksılar, büyük malzemeler sabitlenmeli. İzolatörlü binalarda ise binaya çok az bir yük geldiği için tesisat ve yapısal olmayan elemanlar da zarar görmüyor. Bu işin psikolojik etkisi de var. Hastane çalışanları da çok rahat hizmetlerini vermeye devam ediyorlar. "diye konuştu.
"9 şiddetinde depreme dahi dayanıklı"
Sismik izolatöre sahip Kartal Dr. Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan da bu sistemin deprem anında oluşabilecek hasarı minimize etme, ortadan kaldırma fonksiyonu bulunduğunu, bir nevi "amortisör" görevini üstlendiğini belirtti.
Hastanelerinin de 855 sismik izolatör üzerine kurulu olduğunu anlatan Prof. Dr. Demirhan, neredeyse her kamu binası ile hastanenin artık sismik izolatörlü yapıldığını söyledi.
Hastanelerinin İstanbul'da bu sisteme sahip ilk sağlık kurumlarından biri olduğunu aktaran Demirhan, aynı şekilde Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi ile Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde de sismik izolatörler bulunduğunu dile getirdi.
Prof. Dr. Recep Demirhan, izolatörlü binanın hastanelerdeki çalışma sistemine sağladığı fayda üzerine şu değerlendirmeleri yaptı:
"Depremde dahi yaptığınız işe ara vermiyor, ameliyat yapıyorsunuz, poliklinik hizmetine devam ediyorsunuz. Deprem nedeniyle sarsıntı hissetmediğinizden dolayı çalışma temponuza ara vermiyorsunuz. Deprem gibi olağanüstü durumlarda da sağlık sektörü çok önemli. Bu sektörün sürekli çalışıyor olması gerekiyor. Bu nedenle yüzde 5-10 da olsa, maliyete ek yük yüklese de kamunun tüm sağlık kurumları artık izolatörlü yapılıyor. Bilgim şu yönde; bu bina, 9 şiddetinde depreme dahi dayanıklı olacak şekilde sismik izolatöre sahip."