AK Parti Kocaeli Milletvekili, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi İlyas Şeker, TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak depremlerde can kaybının önlenmesinde kentsel dönüşümün önemi hakkında konuşma gerçekleştirdi.
Jeolojik olarak hareketli bir coğrafyada ve dünyanın en aktif deprem kuşakları üzerinde yaşadığımızı ifade eden Şeker şunları söyledi:
“Yaşadığımız paha biçilmez bu coğrafyanın bedelini de ağır bir şekilde ödüyoruz. Yaşadığımız depremler bize deprem gerçeğini asla aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini hatırlatıyor. Depremlerde can kaybının yaşanmaması için; deprem öncesi yapılacak çalışmalar önemli olup hepimize önemli görevler düşmektedir.
DAYANIKSIZ YAPILAR MEVCUT
Maalesef ülkemizde plansız kentler ve mühendislik hizmetlerinden yoksun depreme dayanıksız yapılar mevcuttur. Ülkemizde 28,6 milyon civarında konut bulunmakta. Bunların yaklaşık 6-7 milyonunun depreme karşı dayanıksız olduğu tahmin edilmektedir.
Depremin değil depreme dayanıksız yapılmış binaların insanı öldürdüğünü düşündüğümüzde depreme dayanıksız bu binalar bir an önce yenilenmeli veya güçlendirilmelidir. Can kayıplarının önlenmesi ve deprem risklerinin azaltılması konusunda en etkili yöntemlerden birisi kentsel dönüşüm uygulamalarıdır.
RİSKLİ OLMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK
Özellikle 2000 öncesi yapılmış binaların riskli olma ihtimalinin çok yüksek olması nedeniyle kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması önem arz etmektedir. Yapı stokunun kötü olmasının yanı sıra altyapı eksikliği, sosyal donatı eksikliği ve tarihi dokunun korunması gibi nedenler, kentsel dönüşümü gerekli kılan faktörlerdendir.
Kentsel dönüşüm uygulamalarında devletin, yerel yönetimlerin ve vatandaşların ortak sorumlulukları bulunmaktadır. Kentsel dönüşüm uygulamalarında binaların güvenli konutlar haline dönüştürülmesi yanı sıra açık alanların, sosyal donatıların ve altyapının da bütüncül bir yaklaşımla ele alınması önem arz etmektedir.
OY DEVŞİRME DÜŞÜNCESİYLE
Depremlerin sebep olduğu zararlar ile az önce belirttiğim hususlar birlikte değerlendirildiğinde can kayıplarının önlenmesi, ekonomik kayıpların minimize edilmesi için ivedilikle kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesinin elzem olduğu ortaya çıkmaktadır.
Burada üzülerek şunu da ifade etmek istiyorum; bilinçsizce ve oy devşirme düşüncesiyle, kentsel dönüşüme karşı çıkılmakta. Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm ilkelliğiyle vatandaşı yanlış yönlendirenler, vatandaşın göz göre göre depreme dayanıksız, yıkılma riski yüksek olan binalarda oturmalarını teşvik etmektedirler.
Bugün, Hatay Emek Mahallesi’nde vefat eden insanların sorumlusu, o gün kentsel dönüşüme karşı çıkanlardır. Kentsel dönüşümün iptali için mahkemeye gidenlerdir. Allah korusun yarın İstanbul Tozkoparan için de, İzmir için de, Afyonkarahisar için de, Mersin için de ve karşı çıkılan bütün kentsel dönüşümler için de aynı acı tabloyla karşılaşırız.
İNSAN CANINA YATIRIM YAPILMALI
Kentsel dönüşümde eğer bir rant varsa o da insanın canıdır. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Kentsel dönüşüm, maddi zenginleşme aracı değildir. Kentsel dönüşümde elde edilecek kazanç kutsal olan insan canıdır.
Kentsel dönüşüm seferberliği, 2012 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın ‘Bedeli ne olursa olsun kentsel dönüşümü yapacağız’ talimatlarıyla başlatıldı. Bugüne kadar kentsel dönüşüm kapsamında 3.2 milyon konut yenilendi.
TOKİ de 1 milyon 180 bin sosyal konut yaptı. Kentsel dönüşümde başarılı AK Partili belediyelerimiz var. Ama bu yeterli değil; bütün belediyeler ellerini taşın altına koymalılar. Reklama değil insan canına yatırım yapmalılar.
GEREKİRSE MÜLKİYET HAKKI GEÇİCİ SÜREYLE ASKIYA ALINMALI
Aktif fay hatları üzerindeki yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm ivedilikle yapılmalı. Gerekirse mülkiyet hakkı bile geçici süreyle askıya alınmalı. Can güvenliği sağlanmış, hayat kalitesi arttırılmış, tarihe, doğaya ve çevreye duyarlı şehirlerin oluşturulması için kentsel dönüşümü desteklemek hepimizin görevidir.
Kentsel dönüşüm, kentteki hastalıklı alanların teşhis ve tedavisidir. Aynı zamanda koruyucu hekimliktir. Olası depremlerde ve diğer afetlerde artık bir vatandaşımızın dahi burnu kanamamalıdır.”